Yeniurfa Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şahban Kılıç, Siverek bölgesinin önemli kanaat önderlerinden biri olan Ahmet Kırvar ile gündeme dair bir söyleşi gerçekleştirdi.
Siverek bölgesinin önde gelen aşiretlerinden Kırvar aşireti lideri olan ve iki dönem Şanlıurfa'yı mecliste başarı ile temsil eden Ahmet Kırvar ile sohbet havasında geçen röportajda, yaklaşan yerel seçimler öncesi görüşlerini, son dönemde yaşanan olaylarla ilgili neler düşündüğünü, ileriye dönük neler yapılabileceğini, ekonomiyi, AK Parti’nin uyguladığı politikaları, Şanlıurfa Büyükşehir hizmetlerin yeterli olup olmadığını ve daha birçok konuyu Şahban Kılıç sordu bölgenin kanaat önderlerinden biri olan Ahmet Kırvar cevapladı…
KILIÇ: Sayın Vekilim hoş geldiniz. Siyasetin zirve yaptığı sıcak günleri yaşıyoruz. Gerek dünyada gerek Türkiye'mizde seçim arifesine girmiş bulmaktayız. Ramazan ayında bu manevi atmosferi yaşarken bir yanımızda kan ağlıyor, içimiz sızlıyor. Siyasi konulara geçmeden Gazze'nin durumuyla alakalı sizden bir değerlendirme yapmanızı istiyorum.
KIRVAR: Ramazan ayının ülkemiz için, insanlarımız için gezegenimiz için, evren için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Evet, biz burada rahat ediyoruz. Dünya rahat ediyor. Bazı yerlerde tabii ki ateş yanıyor. Sıkıntıdan biz de etkileniyoruz tabi ki. Gazze, bizim toprağımız, ben şahsen öyle bakıyorum yani. 1850'lerde 25 milyon kilometre kare toprağımız vardı, bir birliğimiz vardı. Yavaş yavaş eridi. 780 bin kilometre kare bir toprak var elimizde. Bununla da övünüyoruz sabahtan akşama kadar. Dünyada fazla uzakların bir anlamı yok. Emperyalizm hakim dünyaya, gezegenimize şu anda. Emperyalizmin kapitalist düzen ve seküler düzen. Kapitalizmin seküler düzeni, kapitalist seküler düzeni şu anda hakim. Emperyalizm dediğimiz zaman Rus Emperyalizmi, Amerikan Batı Emperyalizmi, Siyonizmi, Çin Emperyalizmi. Genel olarak bunu kastediyorum. Şimdi bunların dünyada hakimiyeti vardır. Sosyalizm çöktü. Sosyalizm var iken dünya biraz rahattı. Neden rahattı? Yalnız ülkeler Sosyalizm tarafından sıkıştırıldığı zaman batıya yanaşırdı, batı sıkıştırdığı zaman doğuya yanaşırdı ve arada kurtuluyordu. Şu anda hepsi aynı. Bu fakir kesim, bu tek ülkeler, bu emperyalizm kendi aralarında pay sahibi olmak istiyor mesela. Biri ‘Ukrayna benim olsun’ diyor diğeri ‘hayır benim olsun’ diyor. Amerika, ‘Orta Doğu benim olsun’ derken başkası ‘hayır senin olmasın benim olsun’ diyor. Dolayısıyla şu anda Dünya emperyalizmi, fakir ülkeler üzerinde pay kapma yarışı içerisindedir ve bu ülkeler, insanların kaynakları yok ediliyor.
HAMAS’IN AYAKTA KALMASINI İSTEMİYORLAR
Gazze'ye gelince, Gazze Müslüman bir halk, İslam alemi var. Hamas'ın, Hamas dünya düzeni için tehlike oluşturuyor. Yani Müslümanlar, Müslüman ülkeler tehlike oluşturuyor. Onun için bu düzen Müslümanların bir devlet kurmasını istemezler. Ve Hamas'ın orada bir İslami devlet, bir İslami hareket olarak ayakta kalması hiç kimse istemiyor. Ufak devletler dahi bana göre emperyalizme bağlı oldukları için Yani kapitalist ve seküler yaşam tarzına, sosyal düzenine tabi oldukları için bir İslami düzeni kimse istemez. Onun için onlara göre İslami hareketlerin mutlaka yok edilmesi lazım. Yani dünya hakim, dünya düzeni bunu istiyor. Onun için Hamas’ın orada yok olması lazım. Onun için dünya seyirci olarak bakıyor. Bazıları karşı çıkıyoruz gibi yapıyorlarsa ben buna inanmıyorum. Şu anda o ülkelerin mesela doğal kaynakları vardı. Dünyada doğal kaynakları biz üretim yapmıyoruz dedikleri zaman emperyalizm yine sarsılır. Dünya emperyalizmi yine sarsılır diye düşünüyorum. Özellikle Batıya kast ediyorum yani. Gazze'nin durumu bu. Mesela Hamas, onların minderlerinde güreşerek iktidara geldi. Bir terör örgütü değildir. Silahla gelmedi. İhvan, Mısır'da silahla gelmedi. Sandıkla geldi iktidara. Ama ne yaptı? Darbe yapanların da şu anda emperyalizm ona kırmızı halleri sarıyor. Aferin iyi yaptınız diyor. Dolayısıyla İslami devletin, İslami Müslüman bir devletin olmasını dünya kabul etmiyor. Var olan devletler de onlara yaranmak için onların istediklerini yapmak mecburiyetinde kalıyorlar. Biz bağımsızız diyorlar bu devlete ben buna inanmıyorum.
İÇİMİZ KAN AĞLIYOR
KILIÇ:Bir barışın olması yönünde beklentiniz var mı?
KIRVAR: Hamas'ı nötrleştirmeleri lazım. Ondan sonra barış olacak. Yani etkisizleştirmek istiyorlar. Öyle düşünüyorlar, onu bekliyorlar. Tabi Hamas da direniyor. Biz de seyirci olarak bakıyoruz. Tabi ki biz kan ağlıyoruz. Elimizden de bir şey gelmiyor. Ancak dua ediyoruz. Rabbim yardım etsin. Müslümanlara ezilenlerin tamamına. Dünyada ezilenlerin tamamına. Allah'a rahmet etsin bütün ecdadımıza. Rahmetli Erbakan bugünü görüyordu. D8'leri kurdu. D8'leri de darmadağın ettiler. Erbakan bugünü bekliyordu yani. Hatta şunu söyledi bir gün. ‘Sosyalizm çöktü, çok tehlikeli oldu’ dedi. Arkadaşlar, ‘hocam işte komünizm bitti’ deyince ‘Hayır, öyle değil. Sadece bir batı emperyalizmi kaldı. Dünya kan ağlayacak, bundan sonra insanlığın haysiyetini Müslümanlar kurtarmaya çalışacak. Müslümanların kanı dökülecek’ ifadesini kullanmıştı.
KILIÇ: Malum, seçim atmosferine girdik. Belediye seçimlerine. Daha yakın dönemde bir genel seçimleri atlattık. AK Parti'nin zaferiyle. Bu dönemde de sürpriz adaylar çıktı. Beklenmedik bir şekilde adaylığını koyan eski AK Parti vekili Kasım Gülpınar'la beraber mevcut Zeynel Başkan'ın bir büyükşehir mücadelesi söz konusu. Bu durum Türkiye gündemine oturdu. Malumunuz yıllardır partide olan Kasım Gülpınar AK Parti’den ayrılıp Yeniden Refah Partisi’nin adayı oldu. Bu anlamda Ahmet Kırvar olarak düşünceniz nedir? Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Büyükşehir ve ilçe başkanlığı konusundaki fikirlerinizi alabilir miyim?
SURİYE GİBİ OLMAMAK İÇİN AK PARTİ'Yİ DESTEKLİYORUZ
KIRVAR: Evvela ben AK Partili değilim, milli görüşçüyüm. Tabii bizim arkadaşlarımız dağıldı. Erbakan'dan sonra dağıldılar. Her birisi bir yere gitti. Partimiz kapandı. Sarsıldık. Mahkeme tarafından kapatıldı. Şu anda arkadaşlarımız birçok partide vardırlar. Birleşmediler. Birleşmek için ben çaba harcadım. Birleşmedi. Birleşse ileride daha farklı olurdu. AK Parti'yi de destekliyor. Bizimkileri birleşmediği için AK Parti'yi destekliyorum. Şu şekilde destekliyorum. Etrafımız yanıyor. Yüzyıl önceki topraklarımız paramparçalı. Ecdadımız darmadağın oldu. Öldürüldü. Topraklarımız istila edildi. Tarih tekerrür ediyor. Yine coğrafyamız üzerinde belli emelleri var emperyalizmin. Bunun için istikrara ihtiyaç vardır. Türkiye'nin Irak veya Suriye olmaması için Libya olmaması için AK Parti'ye oylarımızı veriyoruz. Mahalli idareler seçimine gelince her belediye başkanı imkanları dahilinde hizmetleri oluyor olmuyor değil. Evet. Hatırlıyorum ben yetmiş sekizde Karaköprü'ye geldim. Küçük bir köy vardı. Küçük bir köy vardı. Bir cami, bir küçük cami, ilk başkanımız da Ali Gök'tü 1978'i kastettim. O zaman sondajlar vuruyordu. Tünel kazılıyordu. Kimse yoktu. Orası hepsi fıstıklı bahçeler vardı. Dolayısıyla Urfa 60'larda nasıl Almanya'ya göç alıyordu, bizimkiler göç götürdü. Şimdi Urfa göç alıyor. Buna orantılı da hizmet istiyor. Hizmetin gelmesi lazım. Gelen belediye başkanları, en başta Halil Çelik. Allah selamet versin. Emekleri oldu değerli hemşehrimizin var emekleri oldu. Ondan sonra gelen belediye başkanlarımızın da hizmetleri oldu. Hepsi aynı ölçüde mi oldu? Hayır aynı ölçüde olmadığını kabul etmiyoruz.
BEYAZGÜL’ÜN HİZMETLERİNDEN MEMNUNUM
Zeynel Abidin Beyazgül göç alan bu şehre karşı bence ki güzel mücadele veriyor. Yani ben öyle görüyorum en azından. Cumhuriyet tarihinde köylerimize yol gelmedi, asfalt gelmedi, su gelmedi, elektrik gelmedi. Ama Özal'dan sonra ağaç direklerle elektrik geldi. Şu anda taşrada, her köyde hemen hemen her köyde musluklarda su akıyor. Köy ile şehir arası yollar tamamıyla yapılmış, yani ıslak karış asfalt yapılmış. Bunu yapan Zeynel Abidin. Yani ben şahsen hizmetlerinden memnunum. Daim olmasını istiyorum. Dolayısıyla ben şahsen destekliyorum yani.
GÜLPINAR’IN ADAYLIĞINA ANLAM VEREMİYORUM
Gülpinar'a gelince. Kasım Gülpınar yıllardır milletvekili. İktidar partisinde etkinliğe sahip rolü vardı. Kendisine önemli görevler verilmişti. AK Parti’den istifa edip, rakip olarak Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmasına anlam veremiyorum. Milletvekilliği döneminde Siverek’e neler yapılıp yapılmadığı konusunu ise Siverek halkının takdirine bırakıyorum. Büyükşehir'e ait olan caddeleri Siverek'te gelin görün sıcak asfaltı dökülmüş. Büyükşehir'e ait olan. Ama Siverek Belediyesi'ne ait olan noktalara bir gelip görseniz iyi değildir. Yani Siverekli hemşehrilerimiz bu konuda rahatsız. Açık söylemek lazım. Belediye başkanımız seçildi Şeyhmus Aydın. Sonra bir hadise oldu. Şeyhmus Aydın bıraktı. Yerine encümenlerden birisi görevlendirilmedi olduk. Bayan da bana göre bayana hakaret oldu. Bayan harcandı orada. Kim getirdiyse o sahip çıkmadı. Ve denetim yapılmadı. Siverek korkunç geri kaldı. Bunun müsebbibi kim olabilir? Siz hemşerilerimize siz gazeteci olarak gelin bir sokakta gelin sorun. Ben cevabını vermeyeceğim. Kimse zaten sizin aracılığınıza hemşerilerimiz bunu bilsin. Benim söylemem hoş olmaz. Bunun cevabını kamuoyu versin. Benim söylemem hoş olmaz.
KILIÇ: Sayın Vekilim, muhalefetin durumunu değerlendirir misiniz?
KIRVAR: AK Parti'nin büyük bir şansı var ki karşısında muhalefet yok. Yani toplumun derdiyle hemhal olacak bir muhalefet. Muhalefetin bir kısmı toplumun değerlerini hedef alıyor. Dolayısıyla toplum ne yapıyor? ‘Sen ilaç olsan da sen bana lazım değilsin’ diyor. Böyle bir handikaplığa karşı karşıyadır toplum.
KILIÇ: Ekonomik durum ile alakalı bir iki kelime söylemek ister misiniz? Mazotun durumu ortada, alım gücü ortada, fiyatlar ateş pahası…
KIRVAR: Şimdi nüfus artışı var. Bak, 1850'lerde yanılmıyorsam, 25 milyon kilometre kara toprağımız vardı. Nüfusumuz ne kadardı bu coğrafya üzerinde? 35 milyon. 25 milyon km² üzerinde 35 milyon nüfus var. Dünya boş. Şimdi 780 km² üzerinde 90 milyon nüfusumuz var. 1 ay 50 milyon da turist geliyor, misafir geliyor. Ne kadar oluyor? 140 milyon. E buna peynir de dayanmıyor, ekmek de dayanmıyor, soğan, hiçbir şey dayanmıyor. Tüketim fazla. Ha buna göre ne yapmak lazım? Üretimi arttırmak lazım. Evet. Üretimde bilim adamlarımızın bana göre taşraya inmeleri lazım. Hayvancılıkla ilgili. Yani üretimle ilgili her alanda taşraya inmeleri lazım. O koltukları biraz bırakmaları lazım Allah aşkına. Seferber olmaları lazım. Yani dayanmıyor bir şey yani tüketim fazla. Bir de şu var, kanat yok, israf var.
VERGİDE ADALETSİZLİK GÖRÜNÜYOR
Bana göre vergide de bir adaletsizlik görünüyor. Çok kazanandan çok alınmalı, az kazanandan az alınmalı. Bir yatırım yaparken devlet parayı bir yere verdiği zaman bana göre hangi amaç için o para veriliyorsa o amaç için o para kullanılmalı, takip edilmeli. Eğer takip edilmiyorsa o para nereye gidiyor? Diyelim hayvancılıkla ilgili. Adam gidiyor projesini hazırlıyor, devlet parayı veriyor. Ama adam o parayı başka yere harcıyor. Devletin bunu takip etmesi lazım.
KILIÇ: Sayın Vekilim aslında tarıma ve hayvancılığa bu bölgede çok teşvikler verildi. Fakat hala şu anda belirttiğiniz oranlarda bir veri alınmadı. Hala hayvancılık geride, tarım geride. Oysa arazilerimiz birinci sınıf arazi. Hayvancılık deseniz onlarca, yüzlerce geçen anketlere baktık. Binlerce boş ahırımız var. Yani bu anlamda devletin bir teşvik, teşvikleri daha da teşvik etmesi yönünde neler önerirsiniz? Yani bu anlamda bölge halkıyla nasıl bir entegrasyon sağlansın? Bu anlamda bir görüşünüz var mı? Hayvancılığa, tarıma, nasıl bir yol yöntemi izlersin?
AHLAKTAN, BECERİDEN YOKSUN İNSAN YETİŞİYOR
KIRVAR: Hayvancılık biraz zor bir iş. Kaliteli insan yetiştirmek lazım. Çalışmadan kazanmak, okumadan meslek sahibi olmak istiyor. Meslek kapıları kapandı. Çocukları sınıfta bırakmadılar, lise bitirene kadar herkes geçiyor.’ Lise diplomasını alıyor benim oğlum’ diyor velisi. Oysa çocuk okula gitmiyor. Lise bittikten sonra hiçbir şey olmuyor. Ahlaktan, beceriden yoksun boş bir insan yetişiyor. AK Parti döneminde böyle bir nesil yetişti. Telefonu eline almış internet dünyayı geziyor. Dünyada iyi şeyleri görmüyor. Nerede bir ahlaksızlık varsa onu görüyor. Böyle bir boş bir nesil yetişmiş, bunun önüne geçirirse çok iyi olur, geçilmesi lazım, başka çare de yok. Bir arkadaşım anlattı. Oğluna üniversiteye gideceğine baba mesleği kaynakçıda çalışıp meslek öğrenmesini tavsiye etmiş. Oğlu ısrarla üniversiteye gitmiş. Mezun olmuş ama iş yok. Mecburen gelmiş kaynakçılığa. Üniversite diplomalı genç kaynak yapıyor ama çekirdekten yetişen elemanın yarısı kadar işi bilmiyor. Hepimizin diplomaları var; doktor, mühendis her şey olabilir ancak bu diplomalar hayvan üretimine, tarlanın bakımına faydası olmuyor. Bu alanlara da eleman yetiştirmek lazım. Hatta mesela çobanlar için devletin bir çözüm bulması lazım. Üreticiye devletin destek vermesi lazım ki çoban bulabilsin.
KILIÇ: Terörün beli kırıldı. Hükümet bu konuda kararlılıkla terörü bitirme noktasına geldi. Doğu bölgelerimizde, güney bölgelerimizde hemen hemen yok denecek olaylara şahidiz. Lakin bir açılım süreci yaşadık ancak o açılım sürecinde yarım kalan bazı durumların kaldığını görüyoruz. Bu anlamda bölge insanı olarak, kanaat önderi olarak sizin de bir görüşünüzü almak isteriz.
PKK EMPERYALİZMİN KUCAĞINDA OTURMUŞTUR
KIRVAR: Şu anda PKK başta olmak üzere hepsi Suriye'de emperyalizmin kucağında oturmuştur. Mesela Rıza Altın’a, Muzaffer Hayat’a sormak istiyorum. 12 Eylül darbesinde 11 yıl yattım ve sonra berat ettim. Dolayısıyla yatarken onları tanıdım. Görüp de söylemem söylemek isterdim ki; acaba Amerika'ya komünizm mi geldi ki siz Amerika'nın yanında yer almışsınız? Bizim haberimiz mi yok? Oradan durup daha kendi evinize, kendi memleketinize taş atmayın. Gelin burada hepimiz beraber yanlış varsa yanlışa düzeltmeye çalışalım, el ele verelim, düzeltmeye çalışalım. Yani 80’li yıllardan bu yana Türkiye'de büyük bir değişim oldu. Türkiye güzel, Türkiye de değişiyor. Eksiklikler vardır tabii ki. Kürtçe televizyon kuruldu, yani eğitimler veriliyor. Bu alanda devlet büyük bir adım attı. Lakin tabii ki belki yeterli olmayan eksikler olabilir ama bunları konuşmak ve tartışmak lazım. Gelin, var olan sistem içerisinde mücadelenizi verin, insanlar mücadele veriyor. Menderes mücadele verdi, düzelmek için ama kendisi bedeniyle ödedi. Özal öyle, Erbakan öyle. Bu zamana gelinceye kadar bu millet bedel ödemiş ama başkasının kuklası olarak, başkasına hizmet ederek, kendi memleketini tahrip ederek değil. Evet, ben hakarete uğradım. Yani işkenceler olsun, cezaevi olsun, o görüşe karşı olmama rağmen PKK’lı olarak yargılandım ve idam aldım. Tabii gerçekler anlaşıldı sonra berat ettim. Ama ben bu ülkenin Suriye olmasını kabul etmiyorum. Irak olmasını kabul etmiyorum. Benim kişisel olarak görüşüm. Birleşmek istiyoruz. 25.000.000 kilometre kare toprakla birleşmek istiyorum. Bu benim kişisel olarak görüşüm. Öyle dünya hayal ediyorum. Azerbaycan'la birleşmek istiyorum. Irak'a, Balkanlar’a, Kuzey Afrika'ya bak, ben böyle düşünüyorum. Yani parçalanmak yerine birleşmek çok güzel. KILIÇ: Sayın vekilim çok güzel bir sohbet oldu. Son olarak eklemek istediğiniz sözlerinizi alabilir miyim?
KIRVAR: Ramazan ayı toparlanmamıza, İslam Alemi için hayırlara vesile olsun inşAllah. Bana bu imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.