Röportaj: Ziya Gündüz
Atasoy Aðabey, öncelikle yeni kitabýn hayýrlý olsun. Röportaja kitabýn isminden baþlayalým istiyorum. “Popülist Zamanlar Ölümcül Ýyimserlikler” kitaba neden böyle bir isim verdiniz?
Hangi toplumda olursa olsun, popülizmin yükseliþi, normalleþmesi, toplumsallaþmasý, içselleþtirilmesi/ ilgili toplumda niteliðin, bilincin, bilgeliðin düþüþü, deðersizleþmesi anlamý taþýr. Popülizmin normalleþtiði, normalleþtirilebildiði toplumlarda, bugün, Türkiye’de yaþandýðý üzere, basmakalýp propaganda kliþeleri, bayaðý ve bayat genellemeler, zihinsel-düþünsel taþlanma, yüzeysellikler, bireysel çýkarlarýn toplumsal çýkarlarýn önüne geçiþi, ahlak'a ve ahlaki niteliklere sahip olmak yerine, nesnelere sahip olma mücadelesinin bir hayat tarzýna dönüþmesi, zaman bile sayýlmayan zamanlarda, boþa giden zamanlarda yaþadýðýmýza iþaret eder. Popülist zamanlarda/toplumlarda, görüntüler, dýþ tezahürler/görünümler ve propaganda, somut bir gerçekliðe dönüþür. Bu tür toplumlarda farklý/nitelikli/derinlikli bir þimdi'yi tasavvur etmek mümkün olamaz. Popülizmin yükseliþe geçtiði ve belirleyici olduðu toplumlarda dalkavukluk normalleþir, sýradanlaþýr, kâr'lý ve ayrýcalýklý bir mesleðe dönüþür. Dalkavukluk, edilgen, pasif, ruhsuz kiþiliklerle ilgilidir. Konformist toplumlar, popülist toplumlar/kültürler, yoðun bir biçimde dalkavuk/trol ve aparatçik üretir. Popülist toplumlarda ahlaki yanlýþlar, ahlaki hastalýklar hiçbir þekilde sorgulama konusu yapýlamaz. Bu tür toplumlarda, insanlar, ya korkudan kaynaklanan itaat biçimini, ya da çýkar beklentilerine dayalý itaat biçimini tercih ederler. Popülist toplumlarda ahlaki cehalet içselleþtirilir. Her popülizm ayný zamanda milliyetçilikler üretirken, her milliyetçilik de örtülü bir ýrkçýlýk üretir. Popülist toplumlarda, kültürel hayatýn yerini, güncel/oportünist popülist politik gündem alýrken, kültürün yerini propaganda, kültür adamlarýnýn yerini de troller ve aparatçikler alýr.
BÝR TARÝH BÝLÝNCÝNDEN, BÝR TARÝH FELSEFESÝ BÝLÝNCÝNDEN YOKSUNUZ
Ýslam toplumlarýnda neden siyasal bir dayanýþma yok?
Ulus-devletler tarafýndan, ulus-devlet kutsallarý adýna asimilasyona tabi tutulan toplumlar/halklar/ülkeler için Ýslami bir gelecek ya da dayanýþma düþünülemez. Bugün, Ýslam-ümmet, etnik-cografi sýnýrlara hapsedilmiþ bulunuyor. Bu toplumlara bir yanda modernite dayatýlýrken, bir diðer yanda da, geçmiþçi bir popülizm/hamaset/gelenekçilik dayatýlýyor. Bugün, her toplumu sosyo-politik mühendislik projeleri belirliyor. Hepimizin Ýslami geçmiþimizle ilgili romantik ve basmakalýp görüþlerimiz var. Her toplum, kendisini Ýslam’a nisbet eden her toplum ve kültür/tarihe kendi istediklerini, kendilerinin hoþuna gidecek þeyleri söyletmeye çalýþarak tarihi çarptýrýyor. Bir tarih bilincinden, bir tarih felsefesi bilincinden yoksunuz. Her toplumun, her kültürün doðal olarak olumlu ve olumsuz yanlarý olur. Bizler, Müslümanlar olarak geçmiþimizle ilgili, yalnýzca geçmiþimizin iyi yanlarý üzerinde dururken, iyi yanlarýný ölçüsüz bir biçimde abartýrken, olumsuz yanlarý hiçbir þekilde eleþtirel gündem konusu yapamýyoruz. Düþünce hayatýnýn, kültür hayatýnýn, edebiyat hayatýnýn gündemini resmi doðrular, resmi çýkarlar, resmi kutsallar belirliyor. Bugün, özellikle Ýslami geçmiþ konusunda eleþtirel bir okuma yapamadýðýmýz için, düþünce adamlarý, kültür adamlarý, edebiyat adamlarý bir türlü kendilerini aþýrý idealleþtirmelerden alýkoyamýyor. Yirmibirinci yüzyýl için etkili/dönüþtürücü düþünceler, fikirler, entelektüel çözümlemeler üretemediðimiz için, duygusal düþler/romantizmlerle oyalanýyoruz. Ýslami dayanýþmadan, Ýslami tahayyül ve tasavvurlar üzerinde soyut spekülasyonlar yapmadan önce, Ýslam’ýn bilinç alanýndan nasýl sürgün edildiðini, Ýslami otorite ve meþruiyet kaybýnýn nereden ve nasýl kaynaklandýðýný konuþan/tartýþan, bu konuda tarihsel yüzleþmelere cesaret eden kadrolar yetiþtirmemiz gerekir. Bizler bugün, Ýslam toplamlarýnýn düþüncesizleþmelerinin zihinsel sömürgecilikle ilgili olduðuna inandýðýmýz için, bu düþüncesizleþmeninkonformist-batýni-mistik bir gelenekten kaynaklandýðýný konuþmaya cesaret edemiyoruz.
BÝZLER BUGÜN, ÝSLAM’IN SOMUT MESELELERÝNÝ KONUÞMUYORUZ
21. yüzyýlda Ýslam toplumlarý romantik uykulardan uyanarak kendi hikayelerini yazmalarý için ne yapmalarý gerekiyor?
Duygusal, abartýlý, ölçüsüz, narsisist, romantik idealleþtirmeler, putlaþtýrmalar nedeniyle hiçbir þekilde gerçekleri/hakikatleri konuþmuyoruz. Bu nedenle, tarihe geç kaldýk, özgürlüðe geç kaldýk, bilince geç kaldýk ve yoðun bir biçimde istismar ettiðimiz umut’lara geç kaldýk. Bir düþünürü, bir alim ya da arif'i, bir politik lideri sevmek, takdir etmek yerine; onlarý putlaþtýran bir geleneðimiz/hastalýðýmýz var.Ýslam dünyasý toplumlarý tarihin son yüzyýllarýný ontolojik ve epistemolojik bir emperyalizme maruz kalarak geçirdiler. Bu emperyalizm bugün/halen en yoðun biçimde devam ediyor, devam ettiriliyor. Bu emperyalizm Ýslam'ý gerçek dünyadan, gerçek tarihten, gerçek siyasetten uzaklaþtýrarak,' tek boyuta, içsel boyuta mahkûm etti. Bunun içindir ki, bizler bugün, Ýslam’ýn somut meselelerini konuþmuyoruz. Ýslam'ý bütün boyutlarýyla ve bir bütünlük içerisinde konuþabilmemiz için, ideolojik, yerli-milli yorum çerçevelerini aþan bir bilince, çok boyutlu bir yorum yeteneðine ihtiyacýmýz var. Ýslami düþünce, kültür, edebiyat, ilahiyat hayatýnýn, Ýslam’ýn bilinç alanýna dönüþünü saðlayabilmek için, ontolojik/epistemolojik emperyalizmi farketmesi gerekirdi. Bu emperyalizmleri farketmeyen, bunlarla hesaplaþamayan, Ýslam’ýn ontolojik ve epistemolojik özgürlüðünü/baðýmsýzlýðýný/otoritesini yeniden tesis etmek üzere çok yoðun, çok derin, çok kapsamlý, çok kuþatýcý sistematik çalýþmalar yapmayan/yapamayan toplumlarýn kendi hikayelerini yazmalarý beklenemez. Popülist toplumlar, gelenekçi/görenekçi/muhafazakar toplumlar, kolay baþarýlar, kolay zenginlikler, kolay çözümler, kolay hikayeler peþindeler. Bu nedenledir ki, Ýslami bütüne, bütünlüðe giden yol ve yöntemler üzerinde etnik-mezhepçi sýnýrlarý aþan çalýþmalar yapýlmýyor. Bugün, topluklarýmýzda yüksek ve nitelikli amaçlarýn yerini, ütopikfantaziler almýþtýr. Bugün, entelektüel haçlý seferleri karþýsýnda tanýmlayamadýðýmýz, hesaplaþamadýðýmýz bu nedenle de, maalesef, içselleþtirdiðimiz baðýmlýlýklar yaþýyoruz. Bütün popülizmler, popülizmlerin sýnýr tanýmayan yükseliþi, ilgili toplumlarýn bir tükeniþ ufku içerisinde yaþamaya devam ettiklerini gösterir. Bir tükeniþ ufku içerisinde baðýmsýz/özgün ve gelecek ufkuna hitap eden hikayeler yazýlamaz.
KAMUOYUNA ANCAK HAMASET'LE HÝTAP EDEBÝLÝYOR, KAMUOYUNU HAMASETLE YÖNLENDÝRÝYORUZ
Kitapta ýrkçýlýk ile haçlý ruhu arasýnda bir özdeþme olduðunu söylüyorsunuz. Neden bir özdeþme var?
Bugünün dünyasý, özellikle de, Ýslam dünyasý, kolonyal aklýn/dilin/söylemin/bilgi’nin iþgali altýndadýr. Bu iþgal sebebiyle, zihinsel iþgal sebebiyle Ýslami akýl/bilgi/dil/söylem büyük bir iþlev kaybý yaþýyor. Sözünü ettiðim iþlev kaybý sebebiyle, modern evrenselliðin, Avrupamerkezci/haçlý/ýrkçý /ideolojik boyutlarýný/içeriðini teþhiste zorluk çekiyoruz. Bugünün evren-selliðinin/evrenselciliðinin, araçsal aklýn ve pragmatizmin ideolojik misyonerliði ile ilgili olduðunu neredeyse hiç tartýþmadýk. Yeryüzünü bütün boyutlarýyla ele geçirme ihtiraslarýný, emperyalizmleri ve sömürgecilikleri "uygarlýk" olarak dayatan, "beyaz adamýn misyonu/üstünlüðü" olarak dayatan uygarlýk misyonu dil'i/söylemi ile, Ýslami düþünce hayatý hiçbir þekilde entelektüel anlamda yüzleþmedi. Haçlý ruhu, Batý’nýn bütün ýrkçý giriþimlerini himaye etti. Haçlý ruhu tarafýndan himaye edilen ýrkçýlýklar ahlaki olan ya da olmayan, insani olan ya da olmayan, vicdani olan ya da olmayan’lahiçbir þekilde ilgilenmeyen bir dünya görüþü ve dünya sistemi oluþturdu. Akademik dil/bilimsel dil/uzmanlarýn ve teknisyenlerin dili/profesyonellerin dili, iyi ile kötü, doðru ile yanlýþ, helal ile haram, ahlaki olan’la olmayan arasýnda bir ayrým yapmadýðý için, tarih'le Müslümanca yüzleþemiyoruz. Kamuoyuna ancak hamaset'le hitap edebiliyor, kamuoyunu hamasetle yönlendiriyoruz. Konformist, romantik, nostaljik bir zihniyet/gelenek hiçbir biçimde tarihin akýþýný etkileyemiyor, gidiþatý deðiþtiremiyor, tarihsel çözümlemeler/analizler yapamýyor. Maruz kaldýðýmýz derin konformizm sebebiyle,enformasyon imparatorluklarýný, dijital sömürgeciliði denetleyemiyor, karþý karþýya bulunduðumuz bilgi asimetrilerini nasýl aþabileceðimizi hiçbir biçimde konuþmuyoruz. Tarihsel çözümlemeler yapabilmek için, her þeyden önce, radikal düþünürler, radikal kadrolarla birlikte bir bilinç hareketi inþa etmemiz gerekiyor. Bugün, bunlarý yapmak yerine maalesef, yalnýzca politik ihtiraslar adýna propaganda savaþlarý üzerinde yoðunlaþýlýyor.
YENÝ BÝR MÜCADELE UFKU ANCAK YENÝ BÝR DÝL’LE AÇILABÝLÝR
Kitapta birçok not aldým. Birçok cümlenin altýný çizdim. Sýklýkla yeni bir dilin inþasýndan söz ediyorsunuz. Bu yeni dilden kastýnýz nedir?
Gerçekleri bütün boyutlarýyla konuþmayý sevmeyen, eleþtiriyi hiç sevmeyen, duygusal/romantik/gelenekçi/görenekçi/hizipçi/nostaljik bir dil’imiz var. Bu dil’le bir bilinç mücadelesi verilemeyeceðini, bir bilinç yolculuðuna çýkýlamayacaðýný bilmek/hatýrlamak gerekir. Gerçekleri bütün boyutlarýyla konuþmayý sevmeyen sözünü ettiðimiz dil sebebiyle/bizler, Müslümanlar olarak/varoluþsal kaygýlara, ilgilere ve sorumluluklara büyük ölçüde yabancýlaþtýk. Bu yabancýlaþma sebebiyle Ýslami düþünce hayatýnýn soluðu kesildi, Ýslamcýlýk iddialarýnýn bir sayýklamadan ibaret olduðu anlaþýldý. Aklýn, felsefi idrakin ve hikmetin bütünlüðünü temsil yeteneðini kaybettik. Ýdeolojik karþýtlýklar, narsisist karþýtlýklar, bencil/politik karþýtlýklar/ihtiraslar Ýslami dili/varoluþu ve hayatý paramparça etti. Nitelikler lehinde tercih yapmasý gereken bir toplum, popülizm lehinde bir tercih yaptýðýnda bunu çok ucuz baþarýlar, sayýsal ve niceliksel baþarýlar için yapar. Bugün, toplumlarýmýzda, Türkiye’de de, muhafazakârlýklar milliyetçi popülizmlere dönüþüyor. Daha önceleri de Ýslam'ýn muhafazakarlýða dönüþtürüldüðünü hatýrlamak gerekiyor. Halen kullanageldiðimiz dil/söylem, Ýslam’ýn bilinç alanýndan sürgün edilerek yerel bir kültüre dönüþtürülmesi konusunda hiçbir eleþtirel sorgulama yapmadý, yapamadý. Popülizmin yükseliþi ve niteliklerin düþüþüyle birlikte hiçbir þekilde, hiçbir alanda bir fark üretilemiyor. Maruz kaldýðýmýz bu dil/söylem sebebiyle yirmibirinci yüzyýl entelektüel tarihine katký sayýlabilecek hiçbir þey üretmiyoruz. Ýslami bütünlük saðlanamayýnca, bu bütünlüðü temsil eden bir dil-kültür ve bilinç de kurulamýyor. Yeni bir mücadele ufku ancak yeni bir dil’le açýlabilir. Bu dil’in etnik bencillikleri/baðnazlýklarý, mezhepçi bencillikleri/baðnazlýklarý, tarikatçý/hizipçi bencillikleri/baðnazlýklarý aþarak, bütün insanlýðýn bilincine/kalbine hitap edecek bir kuþatýcýlýðý içermesi gerekir. Bugün kullandýðýnýz dil, Ýslami bütünlüðün ruhunu-ufkunu yansýtmýyor, Ýslami bütünü ve bütünlüðü temsil etmiyor. Baðnazlýðýn dilinin belirleyiciliði Ýslam dünyasý çapýnda bir gerileme ve tükeniþe iþaret eder. Ortak bir dili/anlamý/yorumu imkânsýz kýlan baðnazlýklarý yeni bir dilin imkânlarýyla aþabiliriz.
YAÞANDIÐI TOPLUMLARIMIZDA NÝTELÝKLER VE AHLAK ASKIYA ALINMIÞTIR
Peki, Ahlaki özgürlüðümüzü neden kaybettik?
Günümüzde Ýslam toplumlarý, Türkiye’de de, içerisinde yaþayarak gördüðümüz üzere, kapitalist/seküler/liberal küreselleþmenin bir parçasý haline gelmiþtir. Kapitalist/seküler/liberal hayat tarzý kamusal alaný bütünüyle belirlerken Ýslam bireysel/vicdani alana, folklorik alana kapatýlmýþtýr. Böyle bir dünyada/toplumda Müslüman halklar, bir yanda, kamusal alanda seküler/pozitivist bir eðitim alýrken; bir diðer yanda da, bireysel alanda içsel alanda mistik/batýni bir eðitim alýyor. Bu tür toplumlarda, Türkiye’de de kamusal alan, siyasal alan ahlaka ihtiyaç duymuyor, ahlak göreli hale geliyor. Bilinç yoðunluklarýna, hikmet yoðunluklarýna, düþünsel yoðunluklara yabancýlaþan, tüketimci-telaþlý-gerilimli-huzursuz varoluþlarýn yaþandýðý toplumlarýmýzda nitelikler ve ahlak askýya alýnmýþtýr. Hayatlarýný çýkar/iktidar mücadelelerine ayýranlar, ahlaki özgürlüklerinden feragat ederler. Ahlaki baðýmsýzlýða, entelektüel baðýmsýzlýða sahip olanlar, onurlarý-kiþilikleri için hiçbir çýkar ve iktidar ayrýcalýðýna tenezzül ve tevessül etmezler. Bugün, partizan sayýlarý, niceliksel sayýlarý çoðaltmak için mücadele ediliyor, nitelikler için, niteliksel ve ahlaki güç sahibi olmak için hiçbir çaba harcanmýyor. Ahlaki güce ihtiyaç duymayan bir toplum, ahlaki özgürlüðe de ihtiyaç duymuyor. Kapitalist/seküler/liberal deðerleri/hayat tarzýný içselleþtiren, bu deðerlerle bütünleþen toplumlar, kendi kültür ve medeniyet deðerlerini ancak sembolik anlamda temsil edebiliyor. Ahlak'a ve niteliklere yabancýlaþtýðýmýz için, bugün içerisinde yaþadýðýmýz toplumda da görülebileceði gibi, anti-sosyal suçlar/patolojiler toplumsallaþýyor, toplumsal hayat yozlaþýyor. Ýçerisinde yaþadýðýmýz dönem-tarih,Müslüman olmanýn kolay olduðu bir dönem-tarih deðil. Bir yanda kapitalist/seküler/liberal deðerlerle bütünleþen, bir diðer yanda da edilgen/teslimiyetçi/konformist/gelenekçi/görenekçi/yerli-milli deðerlerle bütünleþen bir toplumda/toplumlarda ahlaki-entelektüel baðýmsýzlýk-özgürlük mümkün olamaz.
MÜSLÜMAN ÜLKELER/HALKLAR/TOPLUMLAR ÝSRAÝL KARÞISINDA MUTLAK BÝR EDÝLGENLÝK ÝÇERÝSÝNDELER
“Bugün, Amerika’nýn ve Ýsrail’in talepleri/çýkarlarý ve beklentileri doðrultusunda, Arap ülkeler, Ýran’ý yalnýzlaþtýrmak ve kuþatmak üzere Ýsrail’le uzlaþmýþ bulunuyor.” Bu çok ciddi bir cümledir. Bu kanýya nasýl vardýnýz. Bununla ilgili bir delil, bilgi, belge var mý?
Bu konuda sayýsýz bilgi-belge ortaya konulabilir. Bu konu ile ilgili olarak, bugünlerde gerçekleþen yeni bir anlaþmadan söz edilebilir. Ýsrail ve Birleþik Arap Emirlikleri, bundan böyle ortak silah üretme kararý aldýlar. Bugünün dünyasýnda yeni sömürgecilik, Müslüman ülkelere, halklara, toplumlara, siyasetlere, açýkça meydan okuyarak Ýsrail tarafýndan, Filistin'e karþý sürdürülüyor. Müslüman ülkeler/halklar/toplumlar Ýsrail karþýsýnda mutlak bir edilgenlik içerisindeler. Yeni sömürgecilik karþýsýnda Filistinlilere maddi/manevi kimi yardýmlarda bulunuyoruz, ancak, kesinlikle siyasal yardýmda bulunamýyoruz. Maddi-manevi yardýmlardan kastým gýda/ilaç/inþaat malzemesi yardýmlarý; manevi yardýmlar ise dua ve þiir yardýmlarýndan ibarettir. Ancak, bugün Ýslam dünyasý ülkeleri, Filistin’e siyasal yardým yapmak bir yana, Filistin sorununu, kendi halklarý nezdinde, bir siyasal istismar konusu olarak da kullanýyor. Bugünün dünyasýnda, Ýslami siyasetin ufkunu taþralý politik figürlerin ihtiraslarý kapatýyor. Ulus-devlet kutsallarý/bencillikleri/ realizmleri Ýslami geleceði imkânsýz kýlýyor. Ýsrail, yeni sömürgeciliði, modern dünyanýn yorum egemenliðini paylaþarak sürdürüyor. Bugün, Ýslam toplumlarýnda modern-seküler yorumunun iktidarýný-tahakkümünü istikrarsýzlaþtýrabilecek hiçbir çalýþma yapýlmýyor. Böyle bir çalýþma yapabilecek kadrolara sahip bulunmuyoruz. Bu durum zihinsel bir yoksulluða iþaret eder. Toplumlarýmýz-halklarýmýz dinî ya da politik, tek karizmatik-popülist figürünü ufkuna kapatýldýklarý için, hem yerel anlamda, hem de küresel anlamda resmi gerçekliðin sýnýrlarýný aþamýyor, bu gerçekliðin sýnýrlarýný aþma iradesi gösteremiyor, bu gerçeklikler tarafýndan yönlendiriliyor. Bunun için de, dünyada neler olup bittiðini bütün boyutlarýyla göremiyor, anlayamýyoruz. Resmi gerçekliðin sýnýrlarýna mahkûm olan toplumlar ve kültürler, hakiki gerçekliðe hiçbir zaman ve hiçbir biçimde nüfuz edemezler.
ÝSLAMÝ BÝLGÝYÝ ÖZGÜRLEÞTÝRMEK ÝÇÝN HER ÞEYDEN ÖNCE ÝSLAMÝ BÝLGÝYÝ ÜRETMEK GEREKÝYOR
Dünya ölçeðinde Ýslami bilgiyi özgürleþtirmek adýna herhangi bir çalýþma var mý?
Eðri oturalým ancak, ne pahasýna olursa olsun doðru konuþalým. Bu konuda maalesef sistematik kadro çalýþmalarý yok. Ýslam dünyasý toplumlarýnda, Avrupamerkezli bilgi sistemleri, Avrupamerkezli rasyonalite ve bilgi yapýlarýnýn kurumsallaþmasý, bilgi ve iktidar sömürgeciliði, epistemik iktidar yapýlarý-sistemi, akademik iktidar sistemi ile ilgili nitelikli eleþtirel çalýþmalar yok. Bu konuda, merhum Faruki ve merhum Messiri’nin çalýþmalarý ne yazýk ki tamamlanamadý, sürdürülemedi. Bizde, Hindistan'da faaliyetlerini sürdüren "Madun Araþtýrmalarý Kolektifi" benzeri kuruluþlar-enstitüler yok. Bilginin baðýmsýzlaþtýrýlmasý-Özgürleþtirilmesi konusunda, daha çok Güney Amerikalý kimi bilim adamlarýnýn çalýþmalarý var. WalterMignolo (Arjantin), AnibalQuijano(Peru) EnriqueDussel (Meksika) Santiago Castro-Gómez (Kolombiya) gibiisimlerin Batýlý olmayan bilgi yapýlarýnýn ötekileþtirilmesi, deðersizleþtirilmesi, madunlaþtýrýlmasýkonusuyla ilgili çok etkili-eleþtirel çalýþmalarý var. Bu isimler, modern dünya sisteminin sömürgecilik ve tahakküm üzerinde temellendirildiðini, sömürgeciliðin modern iktidar ve bilgi yapýlarýnýn, hayati boyutunu oluþturduðunu çok ikna edici felsefi bir çerçeve içerisinde kanýtlýyor. Bu isimler, epistemik ve siyasal bir yüzleþmeye/hesaplaþmaya cesaret ediyor.Ýslami bilgiyi özgürleþtirmek için her þeyden önce Ýslami bilgiyi üretmek gerekiyor.Bugünün dünyasý, bir yanda bilgi ve ideoloji üretirken, Ýslam dünyasý toplumlarý duygusal temelde kültür-folklor üretiyor. Aklý ve bilgi’yiedilgen kýlan bir geleneðimiz var. Bu gelenek, maalesef, konformist-statükocu bir zihinsel çerçeve oluþturuyor. Türkiye'de, Cumhuriyet tarihi boyunca, sözünü ettiðim bu konformist çerçeve yalnýzca merhum Mehmet Akif Ersoy tarafýndan sorgulandý, reddedildi. Merhum Ýzzetbegoviç'in de, sözünü ettiðim konformist-statükocu zihinsel çerçeveyi aþtýðýný, günümüzde de Salman Sayyid’in bu baðlamda etkili çalýþmalarýný sürdürdüðünü kaydetmek gerekir.
BÝLÝM, ÝNSAN VE DÜNYA PUTLAÞTIRILARAK, HER ÞEY TEK BOYUTA ÝNDÝRGENDÝ
Ýslam ümmeti her alanda neden savruluyor neden sürükleniyor, bu konuda hiçbir umut yok mu?
Ýslam dünyasýnda, çok aðýr ve çok derin yapýsal sorunlara neden olan, bir daha tamir/tedavi/telafi edilmesi mümkün olmayan ilk ve büyük kýrýlma, Ýslam toplumlarýnýn içe ve geçmiþe kapanmalarýyla (15. yüzyýl) birlikte yaþandý. 13. yüzyýldan itibaren akli ilimler ve felsefe gözden düþmüþtü. 16. yüzyýlla birlikte Avrupa'nýn yükseliþi baþladý. Ýslam toplumlarýnýn içe ve geçmiþe kapanmalarý, tarihsel gerçekliðe, tarihsel geliþmelere ve oluþumlara karþý büyük bir kayýtsýzlýk/ umursamazlýk içerisine girmelerine neden oldu. Avrupa’nýn yükseliþi ile birlikte Avrupamerkezci/seküler dünya görüþünün ve yorumun otoritesi, sömürgecilik yoluyla evrenselleþtirildi. Bu otoritenin kurulmasý ve evrenselleþtirilmesiyle birlikte, Ýslami otorite, ümmet otoritesi büyük ölçüde tarih dýþý sayýldý, marjinalleþtirildi, etkisizleþtirildi. Bu tarihten itibaren, Batý ile Ýslam toplumlarý arasýnda hiyerarþik bir iliþki, bir güç iliþkisi baþladý. Bu tarihten itibaren Ýslam toplumlarý hayatýn her alanýnda hep bir meydan okuma ile karþý karþýya bulunuyor, savunmacý tavrýn sýnýrlarýný aþamýyor, Fransýz Aydýnlanmasý tarafýndan ulus-devletin kutsanmasý, dokunulmaz kýlýnmasý, bir otorite ve meþruiyet kaynaðý haline gelmesiyle birlikte, din-Ýslam-ümmet ulus- devlet kutsallarý tarafýndan tanýmlanan sýnýrlar içerisine kapatýldý. Sözünü ettiðimiz bu süreçlerle birlikte Ýslam dünyasý ontolojik ve epistemolojik bir geri çekilme içerisine girdi. Bilim, insan ve dünya putlaþtýrýlarak, her þey tek boyuta indirgendi. Ontolojik ve epistemolojik geri çekilmeyle birlikte, Ýslam toplumlarý zihinsel ve ruhsal bir kriz'le karþý karþýya geldiler. Sömürgeci kültür/bilgi/dünya görüþü/hayat tarzý karþýsýnda ne yapabileceklerini, bu gerçekliklere nasýl cevap vereceklerini bir türlü belirleyemeyen Ýslam toplumlarý, hiçbir zaman, bugüne kadar nihai bir karar veremediler. Modern dünya sistemini ya taklit ettiler, ya takdir ettiler, ya bu sistemden nefret ettiler, ya da reddettiler. Bugün, bilinmesi gereken en önemli husus, ulus-devlet mutlakiyetçiliklerininhiçbir þekilde ümmet’e geçit vermeyecekleri hususudur. Ýslam toplumlarý ve kültürleri, sömürgeci kültür tarafýndan zihinlerine ve ruhlarýna vurulan prangalardan özgürleþinceye kadar iyi bir þey olmayacak.
ELEÞTÝRÝYE HAYAT HAKKI TANIMAYAN ÞEYÝN ADI, NEREDE OLURSA OLSUN DERÝN BAÐNAZLIKTIR
Türkiye’de eleþtirel düþünceye neden hayat hakký tanýnmýyor?
Tek akla, tek yoruma, tek boyuta, tek ufka, tek liderin liderliðine, geleneðin otoritesine, taklit'in otoritesine baðýmlý kýlýnan toplumlar, hiç bir þekilde analitik ve eleþtirel bir zihne sahip olamazlar, analitik ve eleþtirel tercihlerde bulunamazlar. Analitik ve eleþtirel zihinler için, entelektüel zenginliklere-niteliklere-üretkenliklere ihtiyaç olduðu açýktýr. Türkiye'de politik popülizmin ve dinî popülizmin pervasýzca ve ölçüsüz yükseliþi/iktidarý, Türkiye'nin entelektüel anlamda ne kadar büyük bir yoksulluk/yoksunluk içerisinde bulunduðunu gösterir. Eleþtiriye hayat hakký tanýmayan þeyin adý, nerede olursa olsun derin baðnazlýktýr. Baðnazlýk, yenilenme ve deðiþimi imkânsýz kýlar. Bugün, toplumlarýmýzda, Türkiye'de de, radikal deðiþimin önündeki en büyük engeller, gelenekçilik, görenekçilik, yerellik, muhafazakarlýk, taþralýlýktýr. Tek akla, tek yoruma ve tek ufka kapatýlan, popülizmlere kapatýlan toplumlarda bilinçli sorgulamalar yapýlamaz. Bilinçli sorgulamalar yapýlmadýðý için de, bu toplumlar hamasetin bayaðýlýklarýna mahkum edilirler. Tek akla, tek yoruma tek ufka kapatýlan toplum ve kültür, teslimiyetçilik ve eylemsizliðe mahkum olur. Teslimiyetçilik ve eylemsizlik de kötürümleþmeye neden olur. Bugün edilgen/savunmacý/teslimiyetçi geleneði, bu gelenek dokunulmaz kýlýndýðý için sorgulayamýyoruz. Her tür edilgenliði içselleþtiriyor ve bunlara katlanýyoruz. Bugün, Müslümanlar olarak, yaþadýklarýmýzla, yaþamamýz gerekenler arasýnda büyük boþluklar/uçurumlar var. Öteden beri biriktirdiðimiz baðnazlýklar, dinî ve politik popülizmler gerçeðin kendisi haline gelmiþ bulunuyor. Hepimiz geçmiþin mirasý altýnda eziliyoruz. Ýslami ufku, kavramlarý yeniden tanýmlayamýyoruz. Geçmiþe ait çerçeveler bugünün sorunlarýna cevap veremiyor. Patolojik bir toplumsallýk içerisinde yaþadýðýmýz halde, eleþtiriye hayat hakký tanýmayan otoriter bir gelenek yüzünden bunlarý dile getiremiyoruz.
EVRENSEL ZÝHÝNLERE SAHÝP OLMAK, EVRENSEL ZÝHÝNLER YETÝÞTÝRMEK GEREKÝR
Ýnsanlýðýn ahlaki bir tarihe, ahlaki bir çaða, ahlaki bir dünyaya ihtiyacý olduðunu söylüyorsunuz bunu biraz daha açar mýsýnýz?
Ýnsani bir tarih/çað/dünya/toplum, ancak, bütün ideolojik alanlarý/ilgileri/etkileri aþarak, evrensel bir insanlýk bilincinin/vicdanýnýn imkânlarý üzerinde çalýþarak, mevcut gerçekliði adalet ve hakkaniyet zemininde sorgulayarak/aþmaya çalýþarak, sömürgeci iþgal ve istilaya nasýl son verilebileceðine iliþkin bir entelektüel irade ortaya koyarak, rasyonel materyalizmle hesaplaþarak, araçsal aklýn, ýrkçý aklýn tahakkümüne son verebilecek bilinç ortaklýðý kurarak gerçekleþir. Bütün bunlarý yapabilmek için, Ýslam'ýn, insanlýðýn, insani varoluþun hayati tüm sorunlarýna/taleplerine/beklentilerine ikna edici cevaplar verebilecek bir dünya görüþü olduðuna yürekten inanan evrensel zihinlere sahip olmak, evrensel zihinler yetiþtirmek gerekir. Günümüzde Ýslam toplumlarý, ne yazýk ki, daha çok yerli-milli-mezhepçi-ulus-devletçi, muhafazakar-konformist zihinlerle malûl bulunuyor. Ýslami entelektüel hayat, bugüne kadar ne yazýk ki, seküler aklýn baskýsýndan özgürleþebilmiþ deðil. Bu nedenle de, Ýslami entelektüel hayat Ýslami kavramsal sistemi yenileyemiyor, bu doðrultuda sistematik bir çalýþma yapamýyor. Politik ve dinî popülizmin hâkim olduðu toplumlarda hiç kimse kendi konumunu ve resmi gerçekliði sorgulayamýyor, hiç kimse yeteneklerini ve potansiyelini gerçekleþtiremiyor. Dinî ve politik popülizmler, bütün ufuklarýn kaybolduðu ya da daraldýðý zamanlarda, geleceðin belirsizleþtiði dönemlerde yoðun bir biçimde gündemde tutuluyor. Yoðun popülist politik ve dinîpropagandanýn baskýsý altýnda bulunan aydýnlar, siyasal ve pratik hayatta hakikatin ifadesi olmaktan korkuyor, hiç kimse kralýn çýplak olduðunu söylemeye cesaret edemiyor. Hangi toplumda ve kültürde olursa olsun, konformist düþünce-kültür zihinsel-ahlaki bir sefalete neden oluyor. Mümkün ufuklar üzerinde baðýmsýz çalýþmalar yapabilmek için popülist ufkun dýþýnda, yeni alanlar açmak gerekiyor. Ahlaki bir tarih/dünya/toplum, her tür materyalist/kapitalist/liberal/seküler etkiden nihai anlamda arýndýðýmýzda gündeme getirilebilir. Nihai baðýmsýzlýk için de, risk ve sorumluluk alarak, ödenmesi gereken bedelleri ödemeye hazýr bir ahlaki bilince sahip olmak gerekir.
MÜSLÜMANLAR MODERN ZAMANLARDA BÜTÜN PARADÝGMA SAVAÞLARINI KAYBETTÝLER
Müslümanlar olarak Ýslami bütünlüðe nasýl sahip olabiliriz?
Müslümanlar olarak, içerisinde yaþadýðýmýz toplumlarda her gün karþý karþýya geldiðimiz üzere, "Türklerin öncülüðünde", "Araplarýn öncülüðünde”, "Farslarýn öncülüðünde" gibi cümlelerle yola çýkan aydýnlardan/düþünürlerden hiçbir zaman evrensel bir zihin/filozof/hikmet adamý vb. çýkmaz, çýkamaz. Kendisini etnik öncelikler/etnik üstünlükler ve etnik bencilliklerden, etnik kibirden arýndýrmayan bir aydýnýn/düþünürün Ýslami bütünlüðe hiçbir þekilde olumlu bir katkýsý olamaz. Ýslam hiçbir etnik aidiyetin mezhepçi aidiyetin, kabileci aidiyetin tekeli altýna alýnamaz. Ýslam hiçbir þekilde ulus-devlet ihtiraslarýna alet edilemez. Ulus-devlet çýkarlarý için sömürülemez. Siyasal iktidarlarýn propaganda aracý olarak kullanýlamaz. Ýslami bütünü ve bütünlüðü temsil edebilmek için, her þeyden önce, modern ya da geleneksel bütün meydan okumalara, kýsýtlamalara, araçsallaþtýrmalara, sömürgeleþtirmelere cevap verebilecek,kapsamlý-kuþatýcý bir düþünce sistemine ihtiyacýmýz var. Müslümanlar modern zamanlarda bütün paradigma savaþlarýný kaybettiler. Ýslam yerel folklorun-kültürün bir parçasý haline getirildi. Yerli-milli zihinlerle, Ýslami anlamda yeni bir paradigma savaþý verilemez, Ýslami paradigmanýn/ufkun/yorumun özgürleþtirilebilmesi için, Ýslami otorite ve meþruiyetin evrensel anlamda temsil edilebilecek þekilde yeniden kurulmasý gerekir. Aksi halde hamaset diliyle, popülist propaganda diliyle, etnik üstünlük iddialarýyla, þanlý tarih retoriðiyle Ýslami bütünlüðe ulaþýlamaz. Her þeyden önce Ýslami bütünlüðün dilini kurmak gerekir. Her aþýrýlýk, etnik aþýrýlýk, mezhepçi-kabileci-partizan aþýrýlýk, insani-ahlaki yanýmýzýn eksilmesine yol açar. Kabileciliklerin, milliyetçiliklerin, mezhepçiliklerin normalleþtiði, heyecanla savunulabildiði bir dünyada/ortamda/toplumda, Ýslami bütünlükten kýyamete kadar söz edemeyiz. Müslümanlar olarak içerisinde yaþadýðýmýz toplumlarda, entelektüel sorgulama yeteneðine sahip olmadýðýmýz, bilinen olumsuz bir gerçektir. Ayný þekilde bir sorgulama kültürüne de sahip bulunmuyoruz. Ýslam'ýn yükseliþinin sorgulama kültürü ile baþladýðýný, düþüþünün de kayýtsýz-þartsýz itaat kültürüyle sonuçlandýðýný hatýrlamak-hatýrlatmak gerekir.
MÜSLÜMAN HALKLARI, KENDÝ KADERLERÝNÝN KURBANI HALÝNE GETÝRÝYOR
Dini ve politik bir uyuþturucudan söz ediyorsunuz. Bu uyuþturucular nasýl bir tehlike oluþturuyor?
Çok yakýn bir geçmiþte, bir Amerikan projesi olan NeoNurculuk, menkýbe üretim merkezleri, menkýbe pazarlama merkezli aracýlýðýyla, sadece ve sadece menkýbe üreterek, bütün bir toplumu, bütün hayati kurumlarý ve hatta iktidarý bütünüyle ele geçirmiþti. Acele edip askeri darbe yolunu seçmemiþ olsalardý, çok zahmetsiz bir biçimde iktidar olacaklardý. Bu örnekte, dinî ve politik popülizm uyuþturucularý aracýlýðýyla bir toplumun nasýl bir Amerikan projesine canla baþla, büyük fedakarlýklar üstlenerek hizmet ettiklerini, bütün boyutlarýyla görebiliyoruz. Ýslam toplumlarý, dinî ve politik popülizm uyuþturucularý aracýlýðýyla düþüncesizleþtiriliyor, kitlesel propaganda/manipülasyon çalýþmalarýna tabi tutuluyor, dinî ya da politik otoriter/karizmatik figürlere itaate koþullandýrýlýyor. Bu nedenledir ki, Ýslam dünyasý toplumlarýnda eleþtirel, özeleþtirel dikkate, bilince sahip aydýnlar, kamusal düþünürler, evrensel zihinler yetiþmiyor. Ýktidarlar, saltanatlarýný, cemaatler saltanatlarýný, bu uyuþturucular yoluyla/yardýmýyla sürdürebiliyor. Toplumlar yüzyýllardýr bu tür uyuþturucular alageldikleri için, kesinlikle gerçeðe/ bilince/hakikate uyanmak istemiyor. Dinî ve politik popülizm uyuþturucularý aracýlýðýyla Ýslam toplamlarýnda sistematik bir biçimde ölümcül edilgenlikler oluþturuluyor. Hamaset ve menkýbe dili/söylemi aracýðýyla kitlelere ölümcül iyimserlikler, ölümcül umutlar telkin ediliyor. Bu uyuþturucular sebebiyle bugün Ýslam dünyasýnda Ýslami bütünü ve bütünlüðü temsil eden herhangi bir anaakým, okul, kadro yok. Yerel-mitolojik- geleneksel-mistik algý biçimleri’nin belirleyiciliði, Müslüman halklarýn evrensel tarihe, evrensel entelektüel hayata, evrensel insanlýk bilincine uyanmalarýna imkân vermiyor. Yerel-mitolojik-geleneksel-mistik dil-söylem Müslüman halklarý, kendi kaderlerinin kurbaný haline getiriyor. Sözünü ettiðimiz bu uyuþturucular sebebiyle, Ýslam günümüzde, günümüz gerçekliðine müdahale iradesi taþýyan yaþayan bir bilince dönüþmüyor, dönüþtürülemiyor.
KORONAVÝRÜSÜN ÝKTÝDARI, MÝKROPLARIN/VÝRÜSLERÝN ÝKTÝDARI, BÜTÜN ÝKTÝDARLARI SARSTI
Dünyayý etkisi altýna alan coronavirüs hakkýnda da ilginç tespitler var kitapta. Coronavirüs hakkýndaki düþüncelerinizi bizimle paylaþýr mýsýnýz?
Küstah ve kibirli modern çað, kibirli bilim yaklaþýmý salgýnlarýn Ortaçað'a özgü olaylar olduðunu, bilimin bütün virüsleri yok ettiðini iddia ediyordu. Koronavirüs küresel saðlýk krizi-terörünün bütün toplumlara, özellikle de emperyalist dünyaya, insanileþmenin hayati önemi ve önceliði ile ilgili ciddi bir uyarý olduðunu düþünüyorum. Pandemi döneminde, þimdiye kadar hatýrlamadýðýmýz, yalnýz hayatlarý, yoksul ve çaresiz hayatlarý, yerlerinden yurtlarýndan edilmiþ, gidecek yerleri ve yurtlarý olmayan, zulme, ayrýmcýlýða, ýrkçýlýða maruz kalan madunlarý/masumlarý, mazlumlarý daha çok hatýrladýk, imkânlarýmýz ölçüsünde onlarý paylaþmaya çalýþtýk. Pandemi döneminde dünya düzeninin insani bir yaný olmadýðýný, insanlýkla ilgili ciddi kaygýlarý olmadýðýný gördük, yaþadýk. Buradan hareketle, hepimizin insanlýk hayatýnýn gerçek meseleleri doðrultusunda yeni bir iklim/ortam/ çevre oluþturmasý gerektiðini düþündük. Pandemi kýsýtlamalarý gerçek ihtiyaçlarýmýz konusunda hepimiz için etkili bir uyarý oldu. Koronavirüs dünya ölçeðinde toplumsal/sosyal/ekolojik/ekonomik/siyasal/ruhsal/zihin- sel bir krize neden oldu. Bu dönemde, gündelik sýradan sorunlarýn baskýsýnýn, hayati sorunlarý örtbas ettiði gerçeðini öðrendik. Ayný þekilde kýsa vadeli, fayda merkezli ekonomik/politik yaklaþýmlarýn bütün temel/ yapýsal sorunlara hepimizi yabancýlaþtýrdýðýný gördük. Koronavirüsün iktidarý, mikroplarýn/virüslerin iktidarý, bütün iktidarlarý sarstý. Koronavirüs küresel saðlýk krizi çok büyük belirsizliklere neden oldu. Küresel statüko için bir gelecek olmadýðý anlaþýldý. Radikal bir deðiþim/dönüþüm için her þeyi yeniden düþünme/tanýmlama ve yapýlandýrma ihtiyacý ortaya çýktý. Koronavirüsün küresel istilasý, insanlýðýn yeni bir ahlaka/maneviyata acilen ihtiyaç duyduðunu ihtar etti. Bizler, sýnýrlarýmýzý, çaresizliklerimizi, zaaflarýmýzý, aczimizi somut olarak yaþayarak, tecrübe ederek, her türlü kibrin ne kadar büyük bir küstahlýk olduðunu bir kez daha idrak ettik.
BU DÖNEMDE, SARI NOKTA HASTALIÐINA MARUZ KALARAK SOL GÖZÜMÜ KAYBETTÝM
Pandemi sürecinde neler yapýyorsunuz, saðlýðýnýz ne durumda?
Pandemi döneminde, özellikle biz yaþlýlar için, bahçeli bir evde oturuyor olmaktan deha deðerli bir mazhariyet olamazdý. Kapanma dönemlerinde, bir kitabevine gidememek katlanýlmasý zor bir durumdu. Benim her hafta bir kitabevine gitmek gibi hiç aksatmadýðým, heyecan verici bir sorumluluðum var. Bu dönemi daha çok okuyarak, daha çok düþünerek, daha çok paylaþarak, kimi zaman yazarak/konuþarak, zaman zaman konferanslar vererek, bahçemizdeki çok hareketli, çok sevimli, çok sýcak kedilerle meþgul olarak, yürüyüþler yaparak, kimi günlerde, alýnmasý gereken tedbirleri alarak öðrencilerle /arkadaþlarla buluþarak geçirdim. Bu dönemde,sarý nokta hastalýðýna maruz kalarak sol gözümü kaybettim. Bu durum okuma ve yazma çalýþmalarýmý büyük ölçüde olumsuz etkiledi. Bugünlerde yaþlýlýk kendisini bütün boyutlarýyla hissettiriyor, insanýn bütün melekeleri yavaþlýyor. Merhum Cahit Tanyol’un "boþver" þiirindeki bir dizede belirttiði gibi,"ölüm kuyruðunda sýra bekliyoruz" Allah TebarekTeala Hazretleri hepimizin akýbetimizi hayra tebdil eylesin. Allah TebarekTeala Hazretleri hepimize rýzasýna muvafýk ameller nasibeylesin.
ÖNYARGILARA HAPSOLMAK BÜTÜN UFUKLARI KAYBETMEK ANLAMI TAÞIR
Son olarak genç kuþaklara neler tavsiye etmek istersiniz. Gençler eleþtirel okumalarý nasýl gerçekleþtirebilirler nereden baþlamalarý gerekiyor?
Büyük farkýndalýklara sahip olmayanlarýn, büyük umutlara istihkaký olamaz, genç kuþaklarýn her þeyden önce gündelik olanýn yüzeyselliklerini aþan eleþtirel bir dikkate, eleþtirel bir seçiciliðe ihtiyaçlarý olduðunu söylemek isterim. Ýtaati geleneðe dönüþtüren bir anlayýþ, düþünceye/tefekküre/baðýmsýz üretkenliðe ve etkinliðe ihtiyaç duymaz. Genç kuþaklar, resmi tarihin ve resmi gerçekliðin ötesine geçmedikleri takdirde, farklý hikayeleri, etkili hikayeleri öðrenmeimkâný bulamazlar. Geçmiþle yüzleþmediðimiz takdirde, geçmiþi eleþtirel bir deðerlendirmeye tabi tutmadýðýmýz takdirde, geçmiþ hep devam eder ve geleceðin ufkunu kapatýr. Baþkalarýnýn düþüncelerini, farklý yorumlarý anlamaya çalýþmayanlar, bireysel önyargýlarýndan, benmerkezciliklerinden kurtulamazlar. Farklý yorumlarý anlamaya çalýþarak, bir diðerkamlýk içerisinde bulunduðumuzda, geniþ ufuklara açýlma imkâný bulabiliriz. Önyargýlara hapsolmak bütün ufuklarý kaybetmek anlamý taþýr.
Genç kuþaklar, dijital sömürgecilik karþýsýnda Ýslami bir dikkati/teyakkuzu hiçbir þekilde ihmal etmemeli, varoluþsal sorumluluklar yüklenebilmek için, samimiyeti, sadakati, sahiciliði, adanmayý yoðunlaþtýrmalý, varoluþlarýnýn/hayatlarýnýn, kiþiliklerinin bütünlüklerinin parçalanmasýna izin vermemelidir. Bizler, "bize gelmeyin, kendinize gelin" þiarý doðrultusunda, gençlerle, eleþtirel bir dikkat içerisinde, önce temel Ýslami dünya görüþü çerçevesi/ufku/bilinci ne sahip olmak üzere temel metinler okuyor, daha sonra ýrkçý ve ideolojik saplantýlarý olmamasý koþuluyla, bütün kültürleri, farklý kültürlerden düþünürleri okuyor, dünya entelektüel hayatýnýn nabzýný tutmaya çalýþýyoruz.
Kitabý bitirmiþ birisi olarak Atasoy aðabey sana çok teþekkür ediyorum.
Ben de sana bin can ile teþekkür ve dua ediyorum.
Henüz kimse yorum yapmamýþ, ilk yorum yapan siz olun.