Geçtiğimiz günlerde Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Uz.Dr.Ahmet Güzelçiçek’ın Babası İbrahim Güzelçiçek’ın Covid-19 tanısıyla tedavi gördüğü hastanede durumunun ağırlaşması üzerine hasta yakınları tarafında görevli Doktora sözlü hakaret ve darp edildiği görevli doktorun 3 defa beyaz kod çağrısına hastane yönetimi tarafından engellendiğini ileri süren Şanlıurfa Tabip Odasının bu suçlamasına karşı Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Uz.Dr.Ahmet Güzelçiçek bugün Şanlıurfa Adliyesine giderek ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Başhekim Güzelçiçek şu açıklamada bulundu “Türk Tabipler Birliği ve Şanlıurfa Tabipler Odası tarafından şahsıma yöneltilen tüm mesnetsiz iddiaları üzüntü ile karşıladığımı belirtmek isterim. Babam yoğun bakımda iken yaşadığım hissi, kederi, insani olarak herkesin anlamasını beklerdim. Yakınlarımın karıştığı iddia edilen bir olay üzerinden yalan yanlış bilgilerle Türk Tabipler Birliği ve Şanlıurfa Tabipler Odası şahsıma yönelik linç girişiminde bulunmaları ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunarak adli işle başlatmış bulunuyorum.

Tabipler Odası ideolojik saplantı ile bir tabip arkadaşıma sahip çıkarken şahsıma yönelik linç girişiminde bulunması kabul edilemez bir durumdur. Bu süreçte ilk ağız olarak bana sormalarını veya hastanede 1500 ün üzerindeki personelden ya da babamın yattığı servisteki hastalardan olayın aslını sormalarını beklerdim.

Tabip Odası’nın bir hekimi böylesini savunmasını tebrik ediyorum. Şiddetin her türlüsünün karşısında olmayı kendine ilke edinmiş bir hekim olarak doktor hanımın yanındayım ve yanında durmaya da devam edeceğim. Özrümü ve üzüntülerimi doktor hanıma bildirdim ve buradan özür ve üzüntülerimi tekrarlıyorum. Ancak Tabip Odası gibi ulusal tıp sahasında etkin görülen bir yapının teknolojinin bu denli geliştiği ve kullanıldığı bir dönemde, her şeyin ispatına bu kadar ulaşılabilir bir ortamda, olaydan haberi olmayan bir hekimi de iftira ile hedefe koymasını aklımın almadığını, vicdanımın kabul etmediğini ifade etmeliyim. Tabip Odası’nın kendi meslektaşını iftira ile ideolojik bir bakışla dışlamasına, ötekileştirmesine, hedef tahtasına koymasına ibretle şahitlik ettim.

Bu mesleğin onurunu ve saygınlığını ayakta tutan hekimleri tenzih ederek tabip odasının bu sığ ve müfteri tutumundan utanç duydum. Bu insanların bu kutsal mesleğin onurunu maalesef taşıyamadıklarına ve zarar verdiklerine üzülerek tanık oldum. Beyaz Kod ile ilgili tarafıma atfedilen iddialar ile ilgili olarak ise;

-          Olay anında ben hastane dışındaydım. Telefonum kapalıydı, nerede olduğumu gösteren kamera kayıtları ve onlarca şahit mevcuttur. Olaydan haberdar değildim. Olaydan daha sonra haberim oldu.

-          Her bir hekim ve sağlık çalışanı bilir ki beyaz kod verildikten sonra iptali söz konusu olamaz. Beyaz kod verilmiş ve kodun gereği olan süreç olması gerektiği gibi işlemiştir. Hastane bilgi sisteminden kayıtlar silinemez ve değiştirilemez.

-          Beyaz kodun sonucu olarak kamu davası açılmıştır.

Son olarak tarafıma yöneltilen bu iftiralar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak yargıya taşıdığımı kamuoyuna bildirmek isterim.” Dedi.